Keson, Artezyen, Sondaj Kuyuların Arasındaki Farklar Nedir?

Keson kuyu betondan yapılmış silindirik bir sandığın, altı kazıldıkça aşağıya doğru indirilmesi ve üste bir yenisinin konularak aynı işlemin tekrarlanması yoluyla açılan ve daha çok kumlu zeminlere uygulanan bir kuyu çeşidir.

Artezyen, Su sızdırmayan iki veya daha çok sayıdaki yeraltı tabakaları arasında kalan basınçlı suların sondaj usulüyle yeryüzüne tazyikli bir şekilde çıkmasını sağlayan gelgi yani kuyudur.
Tazyikli su çıkan kuyulara Fransızcada, -Fransa’nın Artois köyü civarında 12. yüzyıllarda çok miktarda bulunduğu için- artois denmektedir.
Türk kültürünün Fransız kültürü etkisinde kaldığı Tanzimat döneminde bu kelime Türkçeye “artezyen” olarak girmiş ve yerleşmiştir. Çanak şeklinde olup taşıdığı Suyla kuyuyu besleyen bölge, geçirimli olan üst kısımlardan giren su ile beslenir.
Zamanla su ile dolan bu bölgede bir Basınç meydana gelir. Bölgenin çukur kısmına yeryüzünden sondaj ile bir kuyu açılırsa, fizikte çok iyi bilinen bileşik kaplar prensibine göre su yeryüzüne tazyikli bir şekilde çıkar. Suyun tazyiki, su geçirmez bölgenin durumuna ve kuyunun açıldığı yere bağlıdır. Su geçirmeyen bölgenin açık olan ve suların dolmasını sağlayan uç kısımlarına “beslenme bölgesi” denir.
Artezyen kuyuları sondaj aletleriyle arazi delinerek ve delinen kısma sondaj için yapılmış özel drenaj pimaş borular konmak suretiyle inşa edilir.
Bu boruların su seviyesi boyunca kalan kısımlarında pekçok delikler bulunur. Deliklerin işletme esnasında tıkanmaması için boru ile sondaj deliği arasında kalan boşluk içten dışa doğru büyüklükleri küçülecek tarzda çakıl ve iri kum ile doldurulur.

Su Sondajı ise kaya ortamda sert kayalarda kullanılan Sondaj tekniği ile yumuşak-kendini tutamayan zeminlerde kullanılan sondaj tekniği farklıdır. Kendini tutamayan yumuşak formasyonlarda çamur sirkülasyonu ile sondaj yapılır,Kaya ortamda ise sondaj,hava sirkülasyonu ile gerçekleşir. Bazı kuyular açılırken her iki sondaj tekniği de kullanılır.
Jeolojik-Hidrojeolojik Etüt (su etüdü)sonucunda Yeraltı suyu bakımından en verimli olduğu tespit edilen noktadan delme işlemine başlanılmaktadır.Daha sonra hedeflenen derinliğe ulaşıldığında delici matkap ve delme boruları ( tij ) dışarıya çıkartılarak , matkap çapından daha küçük çapta bir muhafaza borusu ile kuyu muhafazaya alınır ve kuyu cidarı ile bu muhafaza borusu arası yıkanmış ve elenmiş granüle sondaj çakılı ile doldurulur, kuyu temizlenip geliştirilerek (basınçlı hava , pistonlama vs ile) kullanıma hazır hale getirilir. Bir sondaj makinesi ile yüzeyden yeraltına doğru açılan bir delik ve içine konulacak bir muhafaza borusu ile sondaj yapılmış olunmaz. Su sondajının temel mantığı; yeraltının belirli bir derinliğindeki suya ulaşmak ve bunu pompa ile çekmektir. Ancak kuyunun yıkılmaması ve suyun pompaya ulaşması gerekmektedir. Kuyuya muhafaza borusu konulduktan sonra kuyu yıkılabilir mi ? Normalde cevap hayır’dır. Öyleyse su ile paslanmaz dalgıç pompanın irtibatı nasıl kesilir ? Şöyle bir örnek verelim ; kuyu delinirken otuzuncu ve yetmişinci metrelerde gevşek zeminler geçilip doksanıncı metrede suya ulaşarak kuyuyu yüzüncü metrede tamamladığımızı kabul edelim.Daha sonra kuyuya muhafaza borusu konduğu halde iyi çakıllama yapılmazsa otuzuncu ve yetmişinci metrelerdeki gevşek zeminler suyun da etkisiyle zamanla aşağıya doğru akacak , yani boru ile kuyu arasında birikecek ve kuyu içi ( pompa ) ile yeraltısuyunun irtibatını tamamen veya kısmen kesecektir. Kuyunun kalitesi boru çapı,boru cinsi, teçhiz planının doğruluğu, çakıl zarfının kalınlığı ve uygulanan sondaj tekniklerine bağlı olarak çok ciddi şekilde farketmektedir.